Aret Demirci: Sürekli Türk müsün Ermeni misin Alman mısın Türkiyeli misin Ermenistanlı mısın? soruları yöneltiliyor!
Sosyal Etki Zirvesi’nin Friedrich Naumann Foundation Vakıf Müdürü Aret Demirci moderatörlüğünde gerçekleşen “Kültürel Önyargılar” içerikli panelinde, kimlik, milliyet, etnik köken ve aidiyet kavramlarıyla ilgili önyargılar konuşuldu.
Esas Sosyal Direktörü Özlem Akgün Eşmeler ile Kıbrıs Türk Girişimci Kadınlar Derneği (GİKAD) Bşk. ve Akgünler Şirketler Grubu YKB’si Dr. İçim Çağıner Kavuklu’nun da konuşmacı olarak yer aldığı oturumda Demirci, Almanya’da kendisine sürekli “Türk müsün Ermeni misin Alman mısın Türkiyeli misin Ermenistanlı mısın?” sorularının yöneltildiğini fakat aslen Türkiyeli Ermeni olduğunu aktararak bilgisizlik ve cahillik sebebiyle yaşadıkları zorluklardan bahsetti.
Demirci, “ülkede 60 yıl önce Almanya’ya fabrikalarda çalışmaya giden Türkler’in artık işveren, girişimci olduklarını kabul edemiyorlar, önyargı hala devam ediyor” diyor ve ekliyor: “Kültürel ön yargılar dediğimiz şey açık ve net değil, küçük varsayımlar, sessiz beklentiler, görülmeyen normlar”.
Esas Sosyal olarak üniversite öğrencileri ve yeni mezun gençler için çeşitli çalışmalar yaptıklarını ve bugüne kadar 2.000 öğrenciye destek olduklarını aktaran Eşmeler ise, öğrencilerin üniversiteden istihdama geçişte karşılaştıkları önyargılardan ve yaşadıkları fırsat eşitsizliklerinden bahsetti. İşverenlerin, insan kaynakları profesyonellerinin daha az tercih ettiği üniversitelerden mezun olan gençlerin fırsatlara erişemediğini, kendilerini değersiz hissettiklerini, bu hissiyatın da başka şeylere dönüştüğünü anlattı.
Kurumlar tarafındaki bu önyargıları azaltmak ve gençlerin kendilerine inanacakları yetkinlikleri keşfetmelerine yardımcı olmak için bu alanda çalıştıklarını, gençleri güçlendiren programlar düzenleyip gençlere alan açarak üniversitelerden mezun öğrencileri sivil toplumla birleştirmeye ve burada istihdam sağlamaya odaklandıklarını aktardı.
Dr. Kavuklu, Kıbrıs Türk halkı olarak 450 yıldır Türk kültürünü yaşatmak için 1963-1974 yılları arasında varoluş mücadelesi verdiklerinin ve vermeye devam ettiklerinin altını çizerek zorunlu göçlerin, geçmişte yaşananların toplumda maddi manevi bir korkuya sebep olduğunu, tutunamama, başaramama, birlik olamama gibi bir takım önyargıların geliştiğini söyledi.
Tüm siyasi izolasyonlara ve ekonomik ambargolara rağmen Kıbrıs halkının büyük adımlar attığını, ülkenin yüzen bir bilim adası ve bir turizm cenneti olduğunu hatırlattı.
GİKAD ve Kavuklu öncülüğünde, ayrımcılığı ortadan kaldıran, Gİ-KA Koop kooperatifini kurulmuş. Kooperatif ile ekonomide var olmak ve bir arada olmak isteyen kadınları bir araya getiriyorlar. İçim Hanım bu ekonomik güçlenmeyle, sosyal gelişmeyle önyargıların ortadan kalktığını vurguladı.
Hikayelerini, yarattıkları sosyal etkiyi, yaptıkları çalışmaları bizlerle paylaştıkları için konuşmacılarımıza sonsuz teşekkürler.
ETİKETLER